DenizcilikHaberler

Angurina’dan Ambarlı’ya tahıl ambarı

İstanbul’un en büyük limanının bulunduğu Ambarlı’da kentin en eski limanının kalıntıları bulundu. Şehrin, önemli bir ticaret merkezi olduğunu gösteren liman heyecan yarattı.

angurina-dan-ambarli-ya-tahil-ambari-3876913

GÖKHAN KARAKAŞ İstanbul

Beylikdüzü Belediyesi’nin Marmara Denizi kıyılarında yaptığı araştırmalar bir tarihin ortaya çıkmasını sağladı… Belediye adına bölgede araştırma yapan Dr. Hakan Kaya, Kavaklı sahilinde Ambarlı Limanı’nın çok yakınlarında taş duvarlar belirledi. Denizin hemen kıyısında yer alan ve kışın sert havalarda denizin ulaştığı taş duvarların sıradan yapılar olmadığı belirlenince hemen bilim insanlarına haber verildi.
Arkeolog ve deniz bilimcilerin yaptığı araştırma sonucu yapıların M.Ö. 4. yüzyıldan kalma bir liman olduğu ortaya çıktı. Tarihi kalıntıların M.Ö. 4 ile M.S. 9. yüzyılda varlığını sürdüren Roma ve Bizans dönemlerine ait olduğu belirlendi. İstanbul tarih öncesi araştırmaları kapsamında incelenen taş yapıların limanın duvarları olduğu, kıyıdan 80-100 metre açıkta da bir mendirekle korunduğu düşünülüyor.

Antik yapının uzantısı
İstanbul’un en büyük limanı olan Ambarlı Limanı’nın bulunduğu Beylikdüzü, antik kaynaklarda Gardas olarak yer alıyor. Şimdi her gün onlarca geminin Balkanlar ve Asya’ya nakletmek için getirdiği yükün dağıtıldığı Ambarlı Limanı ise Angurina olarak anılıyordu. Kültür ve Turizm Bakanlığı Anıtlar Yüksek Kurulu tarafından SİT alanı ilan edilen bölgenin Angurina’nın uzantısı olduğu düşünülüyor. Yani bulunan taş duvarlar 2 bin 400 yıl önce de Ambarlı gibi liman olarak kullanılan antik yapının uzantısı. Tahıl ambarına benzeyen yapının deniz yoluyla bölgeye tahıl dağıtımında kullanıldığı düşünülüyor. Tahılın saklanacağı uygun ısı ve nem ortamını sağlayan yapının Likya uygarlığında tahıl ambarı olan Patara’ya benzediği belirtiliyor.

‘41 metrelik duvar bulduk’
İstanbul Üniversitesi Deniz Bilimleri ve İşletmeciliği Enstitüsü Öğretim Üyesi Dr. Hakan Kaya, denizin içinde de kalıntılar olduğunu belirtti.
Dr. Kaya, “Yapı, Kuzey Anadolu Fay Hattı’nın üzerinde. Bu nedenle depremlerle zarar görmüş. İlk büyük yıkımı 342 yılında yani Roma İmparatorluğu döneminde yaşadığını biliyoruz. Denize paralel toplam 41 metre uzunluğunda 8 duvar bulduk. Bu bize İstanbul’un tarih öncesinde de önemli bir liman olduğunu gösteriyor” dedi.
Bilim insanları arasında heyecan yaratan ancak henüz sadece duvar taşlarına ulaşılan limanın ilginç hikâyesi önümüzdeki günlerde dünyanın en saygın arkeoloji dergisi olan ABD kaynaklı International Journal Of Nautical Archaelogy’de de yayınlanacak.

‘Çalışmalar bir an önce başlamalı’

İstanbul Üniversitesi Deniz Bilimleri ve İşletmeciliği Enstitüsü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cem Gazioğlu ise, denizde mendirek yapılarının liman ihtimalini güçlendirdiğini söyleyerek, “En az 7 bölüm var. 2’si ambar, 5 tanesi tekne inşası ve yanaşma yeri. Yapı denize çok yakın. Dalgalara, tuzlu suya, rüzgâra çok açık. Toprak yapısı da çok zayıf olduğundan her fırtınada kayıp artıyor. Bölgedeki heyelan da çok etkili. Bulunanlardan çok daha fazlasının toprak altında ve denizin derinliklerinde olduğunu düşünüyoruz. Korunması ve araştırılması İstanbul’un tarihi için çok önemli” dedi. Gazioğlu, araştırmalarda bulunan amfora ve seramik parçalarının limanın M.S 9. yüzyıla kadar kullanıldığını ortaya çıkarttığını belirterek, çalışmaların kısa
sürede başlamasının önemine değindi.

milliyet.com.tr

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Kapalı
Kapalı