Dalış NoktalarıDalış YazılarıFehmi ŞenokKöşe YazılarıSeyahatYaşam

İstanbul – 2

Eskiden yüzü aşkın balık türünün barındığı Marmara Denizi’nin dipleri bugün terkedilmişliği yansıtmaktadır. Ancak tüm bu karamsarlığa karşın dalışlar oldukça etkileyicidir. Kimi gün denizin ilk 25-30 metresinde görüş yok denecek kadar azdır. Yüzeye yakın kirlilik bulutunun geçilmesiyle 10-15 metreden sonra temiz Akdeniz suyuna ulaşırsınız.

Genelde 20 metrede yeşilin etkin olduğu sularda ortam temiz olmakla birlikte loştur. Gündüz dalışında bile fener kullanmak gerekir. İçinde birçok rengi barındıran bu loş ortamda, geniş açı mercek kullanmak oldukça zordur. Geniş açı çekilen fotoğraflarda mavi sular kendini yeşile bırakmıştır.

Marmara’daki dalışlarınızda yanınızdan ayırmadığınız makro mercek size daha çok gerekecek ve alınan fotoğraf sonuçları daha doyurucu olacaktır.

Küçük bir denizde karşılaşmayacağınız ölçüde büyük derinlikler bulunan deniizn en derin noktası Marmara Ereğlisi ile Kapıdağ yarımadası arasındaki 1258 metrelik çukurdur. Tuzluluk oranı binde 22 olan Marmara Denizinde, Karadeniz’den Ege’ye doğru bir yüzey akıntısı, ters yönde ise bir dip akıntısı vardır. Yaz aylarında bile “kristal” diye adlandırdığımız soğuk su katmanı dalgıçları bekler. Zaman zaman ısının 7-9 derecelere düştüğü derin karanlık sularda yazın 5-7 mm elbide kullanmanız gerekirken kış aylarında “kuru elbise” gerekir.

Prenses Adaları

İstanbul’un en tanınmış dalış noktalarını barındıran adalar yüzyıllar boyunca “Papaz Adaları, Ruh Adaları, Bahtiyar adaları” gibi adlarla anılmışlardır. Motorlu taşıtlardan yalnız motor bisiktelin kullanıldığı adalarda ulaşım, bisiklet ya da atlı arabalar ile yapılır.

Büyükada, Heybeliada, Burgazada, Kınalıada ve Sedafadası yerleşimin olduğu adalardır. Kaşıkadası, tavşanadası, Yassıada ve Sivriada ise sivil yaşamın olmadığı ve dalgıçların sık uğradığı adalardır

Yassıada

Yerleşim olmamasına karşın Yassıada dışındaki diğer adalar tekne ile gidilen, denize girilen adalardır. Oysa Yassıada zaman içinde askeri amaçlar için kullanılmasından dolayı halk tarafından unutulmuştur. Adanın bugünkü konukları ise onu yaz kış unutmayan balıkçılar ve dalgıçlardır.

Sualtı dünyasının ilkel canlılarından olan mercan ve türlü anemonların yöredeki renkleri ve çeşitliliği oldukça yoğundur. Oluşumları 500 yıl öncesine varan mercanlar Marmara’nın belki de en eski bekçilerindendir. Kızıldeniz’i andıran kırmızı ve beyaz renklerdeki yumuşak mercanları görüntüleyebilmek için Yassıada ve çevresindeki artık uğranmayan limanlara demirlemeniz yeterlidir. Derinlerde saklı olan bu kırmızı hazineler, Marmara dalışlarının en görkemli renklerini sergiler. Derinliğin 35 metreyi geçtiği, su sıcaklığının mevsime göre 9-17 derecelere düştüğü, mavinin kaybolup karanlığın başladığı yerlerde fenerinizi yaktığınızda anlatmak istediklerimi göreceksiniz.

Mercanlar genelde 38 metreden sonra görülmeye başlar. Fotoğrafçıların makro mercekleri ile yapacakları çekimlerde mercanların üzerindeki polipler ve karidesler de ayrı bir güzellik taşırlar.

Sivriada

Yerleşimin olmayışından ve çok güçlü akıntılardan dolayı dalışa oldukça yatkın bir yöredir.

İstanbul’da dalış eğitimi veren kuruluşların da hafta sonlarında uğrak yeri olan adanın kuytu limanlarına gerçekleştireceğiniz dalışlarda birçok canlının fotoğrafını çekme olanağı bulursunuz.

Sivriada’nın yaklaşık 45 metre derinliklerinde genellikle Ege Denizinde yaşayan mor renkli Deniz Tavşanı ile Marmara’da karşılaşmak olasıdır. Kalan birkaç kırık amfora kulbu ise yeni dalgıçlar için oldukça ilginçtir.

Zıpkın ile dalan eski dalgıçlar ise ada ve yöresinde yakaladıkları sinarit ve böcek öykülerini aradan geçen 20 seneye karşın bugün bile 67 metredeki ünlü taşı da unutmadan ballandıra ballandıra anlatırlar.

Sedef Adası ve Tavşan Adası

Adanın güneyinde bulunan Bizans batığından dolayı yöre dalışa kapalıdır. Dolayısı ile dalışlar Sedef Adası’nın güneyindeki Neandros (Tavşan adası) kayalıklarında gerçekleştirilmektedir. Değişik renklerdeki deniz anaları derinlik artmasına karşın yanınızdan ayrılmayacaktır. Özellikle üreme zamanlarında kıyıya yakın yerlerde görmeye alışık olduğumuz deniz analarının bu değişik renkleri sizi ürkütmesin. Türleri ile ilgili hiçbir bilginiz yoksa pek yaklaşmamaya özen gösterin. Derinlik saatiniz 37 metreyi gösterdiğinde karşınıza balıkçı ağları ile donanmış bir kayalık çıkacaktır.

Dalgıçlar tarafından Hayalet Kaya olarak adlandırılan bölge çeşitli canlıları barındırmaktadır. Beyaz renkli yumuşak mercanların kuşatmasına uğramış bu kaya, Marmara’nın diğer dalış bölgeleri gibi makro fotoğrafçılara çoşku verecektir. Derinlere doğru dip kumunu izleyin.

Kırılmış ya da içi boşalmış pnaları kendilerine barınak yapmış yengeçler, fenerinizin ya da flaşınızın ışığında size poz verecektir. 47 metreye vardığımızda dekompresyon durakları için geriye dönüş süresinin geldiğini unutmayın.

Büyükada

Adanın arkasında Sedef adası’na bakan bölüm “At Mezarlığı” diye adlandırılır. Ansızın derinleşen kayalıklarda istakoz ve böceklerin yanı sıra iri karagözlerle karşılaşmanız sizi şaşırtmasın. Kumluk alanlarda ise türlü kabuklular ürkek tavırları ile fotoğrafçıları bekler. iri ve çeşitli deniz yıldızlarının yoğunluğu ilginizi çekecektir.

 

Y. Fehmi ŞENOK
Sualtı Fotoğrafçısı

fsenok@scubaturk.org
www.scubaturk.org

 

 

 

 

Etiketler

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu
Kapalı
Kapalı