Dalış YazılarıKöşe YazılarıNecat Coşkun

Sessiz Dünya – 9

Her batık geminin kişiliği vardır. Bu, denizin fantezilerinin tesirleri kadar, geminin batmadan önceki hayatıyla da ilgilidir. Philippe Tailliez, araştırmaları sonunda, Cavalaire yakınında batan, kaptan Alvarez’in idaresindeki Ramon- Membru adındaki geminin hikayesini öğrendi.

1921 yılı haziran ayında bir sabah, şafak vaktinde bir adam, Cehennem Kayasının yakınında balık avlıyormuş. Başını kaldırdığı zaman büyük bir geminin üzerine doğru geldiğini görmüş. Balıkçı, ilk önce rüya gördüğünü zannetmiş. Bununla beraber gemi sandala kuvvetle sürtünerek geçtikten sonra, Cehennem Kayasına bindirmiş. Aynı anda da yırtılan demir levhaların çıkarttığı korkunç bir ses duyulmuş.

Bu sırada Alvarez, katan köşkünün parmaklığına dayanmış zevkle piposunu tüttürerek manzarayı seyrediyormuş. Gemi personeli ise, hiçbir şey olmamış gibi güvertede dolaşıyormuş. Gemi, Cehennem Kayasına çarptıktan sonra, kısa bir an duralar gibi olmuş ve Lardier Burnuna doğru yoluna devam etmek istemiş. Fakat, bunu başaramamış. Cehennem Kayasının yakınındaki başka kayalara çarparak, hareketsiz kalmış.

Ramon-Membru orada bütün gün, aynı durumda kalmış. Yine aynı gün kendi filikaları, aralık vermeden, gemiyle sahil arasında gidip, gelmiş. Ne olduğu anlaşılamayan valiz ve sandıkları, yakında bulunan boş bir plaja taşımışlar. Bu boşaltma sırasında bir gümrük memuru olayla ilgilenmiş. Valiz ve sandıkları muayene etmiş. Hepsinin kaçak sigarayla dolu olduğunu anlayarak, hükümet adına el koymak istemiş.

Aynı günün gecesi sahile başka bir ispanyol gemisi yanaşmış. Alvarez’le temas kurmuş.

Ertesi günün Toulon’dan büyük bir romorkör gelmiş. Alverez’in itirazlarına rağmen, gemiyi oturduğu yerden çekip, çıkarmış. O zaman Ramon-Membru’nun zannedildiği kadar önemli yaraları olmadığı anlaşılmış.

Romorkör Ramon-Membru’yu çekip götürürken, yaralı geminin tayfaları keskin baltalarla halatı kesmişler. Sahil yakın, deniz sertmiş. Çabuk hareket edilmezse gemi batabilirmiş. Bunu bilen romorkör, ikinci bir halat atarak, gemiyi Cavalaire’e götürmüş. Aynı gece, sahilden bakanlar Ramon-Membru’nun alev alev yandığını görmüşler. Kaçak sigaraların da bu arada yanıp, yanmadıkları anlaşılamamış.

Sigorta şirketi gemi aleyhine dava açmış olmasına rağmen, Ramon-Membru’ya yüklü bir tazminat ödemekten kurtulamamış.

Ramon-Membru’nun enkazını, Cavalaire’in mendireğinden bir kaç yüz metre ilerde bulduk. Su, oldukça berraktı. Yeşil bir ışık gemiyi aydınlatıyordu.

Balçık bir zeminde yatan Ramon-Membru, kocaman kelerlerin sürü halinde dolaştıkları bir yer olmuştu. İnsan büyüklüğündeki balıklar, bazen dalgın ve telaşlı, bazen laubali ve şakacıydılar.

Kelerler için, balıkların en asil sınıfına mensup oldukları söylenebilir. Vücutları, denizaltı hayatına en uygun yapıdadır. Ertesi gün gemiye tekrar geldiğimizde, kıç güvertede, dümen çarkının altında rastlamış olduğumuz kocaman ıstakozu da görmedik. Onun yerine bir yosunla oynayan dev bir yılan balığı vardı.

Acaba yılan balığı ıstakozu yemiş miydi? Daha sonra bir gün ise aynı yerde kocaman bir ahtapot bulduk. Ahtapotun,yılan balığını yemiş olmasına imkan yoktu. Bir gün sonra ıstakozu,yılan balığını,ahtapotu aynı yerde,birbirlerine yakın mesafelerde tekrar gördük.

Daha sonra deniz-altı gemilerine karşı müdafaa için körfezlerin ve ya limanların ağızlarına gerilen çelik ağları tetkik etmek istedik. İlk olarak Hyeres körfezindeki çelik ağları gördük. Harbin başlangıcında, ağdaki en önemli kapının çalıştırılma görevi, bir açık deniz romorkörü olan Polypheme’e verilmişti. Her akşam Polyhepeme, çelik ağın kapısını kapatıp,kilitlediksen sonra oraya demirleyerek sabaha kadar olduğu yerden kımıldamıyordu.

27 Kasım 1942 günü de, güneş batarken çelik ağın kapısını kapatmıştı. Aynı gece Toulon’daki harp filosu intihar ederken, Polypheme de kendi kendini batırdı. Çelik ağın ucu Polyheme’e bağlı kalmıştı.

Polypheme, yirmi metre derinlikte yatıyordu. Su çok berraktı. Direği, suyun yüzünden iki metre aşağıdaydı. Başınızı suya daldırıp, aşağıya baktığımız zaman, kırk metre uzunluktaki Polypheme’i bir bakışta görebiliyorduk. Direkler ve halatlar sağlamdılar. Zemin sert olduğu için gemi gömülmemişti.

Yazarlar: Jacques – Yves Cousteau ve Frederic Dumas
Tercüme eden: Necat Coşkun

Yazı Dizisinin Diğer Bölümleri<< Sessiz Dünya – 8Sessiz Dünya – 10 >>
Etiketler

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Kapalı
Kapalı