Deniz YazılarıKöşe YazılarıTalip Özcengiz

Kaptan Paşanın Kuzucukları

Meslekten olsun olmasın bütün “DENİZCİ” lerin gemilerde yük taşımacılığı hakkında yüzeysel bile olsa biraz fikirleri ve genel bilgileri vardır.

Denize gönül vermiş bazı amatörler ise en az profesyonel bir denizci kadar bilgi sahibidirler. Hele bazıları var ki profesyonellerden bile daha bilgilidirler. Ancak şimdi anlatmaya çalışacağım konu en az bilinen konulardan biridir.

Bildiğiniz üzere 5-6 kuvvetinde hava esmeye başladığında, açık denizde bile dalga tepeleri rüzgarın gücü ile kırılarak mavi denizleri beyaz firça darbeleri ile renklendirir. Eski denizciler aralarında bunlara “Kaptan paşanın kuzucukları” adını vermişlerdir.

Ancak bugün anlatacağımız kuzucuklar başka !

Size bahsetmek istediğim “denizde canlı hayvan taşıması” gerçekten çok değişik ve ilginç satırbaşları içerir.

Şimdi size uzun yıllar bu tip gemilerde uzun yıllar çalışmış Yüksek
Denizcilik okulu mezunu bir kaptan ile sohbetimizden kulağımda kalanları aktarmak istiyorum.

Mesela bugün 200 metre boyunda 25 metre eninde güverte üstünde 5 ve güverte altında 4 güvertesi olan 35 milyon dolar değerinde, canlı hayvan taşıması için özel olarak inşa edilmiş bir gemiye Avustralya’dan binelim mi !?

Takribi 100.000 büyük ve küçük baş hayvan taşıyan bu gemilerin dizaynı da özeldir. Bu gemilerde sadece “kuzucukların” nefes almasını sağlayan fanları çalıştırmak için 3 büyük jeneratör vardır. Toplam 75 personeli olan bu gemilerde 45 çoban görev yapmakta olup kıdemli çobanlar “Usta çoban” olarak adlandırılır. Hepsinin başında da ise en yetkili “Çobanbaşı” vardır.

Ayrıca en az 2 veteriner en az 15 gün sürecek olan seyirde gemide görev yapmaktadır.

Havasız kaldıkları veya bir bulaşıcı hastalık başladığında domino taşları gibi devrilerek ölmeye başlayan bu zavallı hayvancıklar için bu “özel” mürettebatın görev ve sorumlulukları hayati önem taşımaktadır.

Denizde seyir halindeyken herhangi bir sebep yokken iskele veya sancak alabanda ile aniden rotasını değiştiren bir “canlı hayvan ” gemisi görürseniz bilinki kıçtan gelen rüzgarı pruvaya veya bordasına alarak ambarlarına temiz hava girmesini sağlıyordur.

Böyle bir gemide “yüklemeye başlamadan önce” önce ambarlar 3 özel yıkamadan geçirilir. Son yıkama dezenfektan işlemidir ve ambarlar yüke hazır demektir. Bir satırda anlattığım bu işlemler en az 2 gün sürer ve titizlikle gemi jurnallerine işlenip gemi sahibi ve diğer ilgili makamlara bildirilir.

Gerek yükleme limanında gerek tahliye limanında gemideki “sinek
tuzaklarına
” yakalanmışlardan numuneler alınır ve mühürlenir. Daha sonra bunlar tahlil edilerek taşıdığı mikrop ve bakteriler incelenir.

Kuzucuklar, otomatik şamandıralar ile seviyesi her zaman aynı kalan su kanallarından su ihtiyaçlarını giderirler. Temizlik operasyonu limandan kalkıştan 2 gün sonra çobanlar tarafından başlatılır. Hepsi özel tanklarda toplanır ve ilaçlanır.

Denizde millerce öteden ” kuzucukların kokusu” duyulur ancak bu gemiler çok ama çok temiz gemilerdir. Bütün sistemler anti-bakteriyeldir. Yaşam mahalli 5 yıldızlı otel kalitesindedir.

Alınan bütün tedbirlere rağmen yolda ölen kuzucukların karınları yarılarak en az 25 deniz mili karasulardan açıkta olmak kaydı ile denizdeki balıklara yem olur. Karasularına 25 deniz milinden daha yakın bir mesafede ise özel “öğütücü” lerden geçirilerek boza kıvamına getirilir ve özel tanklara alınır. Daha sonra çeşitli işlemlere tabi tutulduktan sonra denize basılır. Bütün bu işlemler çok sıkı uluslararası kurallar çerçevesinde yapılır ve denetlenir.

Bu gemilerde deniz suyundan günde en az 100 ton tatlı su üreten sistemler mevcuttur.

Bu gemilerin, taşıdığı “yükün” yarıdan fazlasının üst güvertelerde olması sebebiyle ağırlık merkezleri diğer gemilerden çok daha yukarıdadır.

Geminin dengesi açısından tehlike arzeden bu durumu telafi etmek için 5000 ton solid-permenant balast taşır. ( Genelde dip tanklarına beton dökülür )

Bu gemilere mahsus çok özel bir nokta var ki gerçekten hayret uyandırmaktadır.

Geminin tahliye limanına varışında alınan bütün tedbirlere rağmen dengesi kritiğe girmektedir. Sebebi ise “kuzucukların” seyir süresince yediği 3000 ton yemin geminin dip tanklarından alınması ve yüzde 60 civarında dışkının üst güvertelerde kalmasıdır.

Bana biraz köle gemilerini anımsattı… Sizce nasıl ?

Talip ÖZCENGİZ
Y.D.O Güverte 1982 / Amatör Yazar – Şair
Uzak Yol Kaptanı

talocukos@hotmail.com

 

İlgili Makaleler

Göz Atın

Kapalı
Başa dön tuşu
Kapalı
Kapalı