Deniz YazılarıDenizcinin El KitabıFaydalı BilgilerKemal BaralKöşe Yazıları

Tekne Sahibi Olmanın Keyfi kadar Zorlukları da Vardır – 4

Geçen yıl emekli oldum, artık yeni bir yelkenliye sahip olup özlediğim denizle daha çok haşır neşir olma imkanım doğdu. İstediğim gibi bir tekne yaptırmak için çeşitli planları ve atölyeleri incelerken, İ.Y.Kulübünde üye arkadaşlardan bazıları ki yaşça benden büyük oldukları için ağabey derim ” bu sezonu ziyan etme çok uygun bir kotra var onu al ” diye aklıma girdiler ve Kalamış Yelken kulübünün çekek yerinde iki yıldır karada duran bir tekneyi gösterdiler. Sevgimismindeki bu kotra Yelken camiasında bilinen bir kişi olan Turgay Noyan ın kotrası idi. Senelerce Ege de seyirler yaptığını bilirdik. Daha büyük bir motor yata tamah edince Sevgim isimli bu kotrayı hiç ama hiç denizden anlamayan birine satmış. O zat ta karaya çekip yazlık ev niyetine kullanmış ve önceliği denizcilik yerine yemek yemek olduğundan kotranın güzelim maun mutfağını ve kamarasını kesip biçip ev mutfağından büyük bir mutfak haline getirmiş. Böyleleri neden tekne alır acaba? O para ile yazlık ev almaları daha makul bence.

Her neyse, tabiatiyle karada kalan ve otuz yaşının üstünde eski teknikle tek kat kaplama yapılmış olan tekne açılmaya başlamış ve çekek yerinin yazlık ev gibi kullanılması da bir takım itiraz ve huzursuzluklara sebep olmaya başlayınca satmaya karar vermiş, Gördüm ve durumunu anladım. Fakat, teknenin iskeleti ve dizaynı gayet güzeldi, Cutter denilen bir yelken dizaynı vardı. (Yelkenli tekneler tür isimlerini yelken dizaynlarından alırlar, tek direkli ve önde bir flok arkada ana yelkeni olanlara sloop yada şalupa denir, önde flok dan başka ikinci bir ıstralya bulunur ve trinket denilen ikinci yelkenin de açılması mümkün olursa bu dizaynın adı cutter yada kotra olur. Arkada ikinci direği olan ve yönetim havuzu kıçta bulunan yelkenlilere genel olarak ketch denilir. Şayet yönetim havuzu iki direğin arasında ortada olursa Yawl denilir.)

Sevgim in yelken planı cutter idi fakat ilginç olan yönetim havuzu ortada yer alıyor ve kıçta bir master kabin bulunuyordu bu haliyle tek direkli bir Yawl olmuştu, nadir görülen ilginç ve kullanışlı bir dizayn.. Düşündüğüm tadilatlar yapılabilir ve modern epoksi lamine tekniğiyle kaplaması yenilendiği taktirde yeniden farksız olabilirdi. Sahibi denizden anlamadığını ama motordan iyi anladığını iddia ediyor, teknenin Volvo Penta MD17 C olan motorunu tamamen yenilediğini yemin ede ede söyleyip duruyordu. Su devir daimli olan bu tip motorların uzun süre karada çalıştırılıp denenmesi mümkün değildir kısa bir çalışma ve gözle teşhisten de bir şey anlamak pek mümkün değil, bu sebeple bu kişinin sözüne itimat ettik. ( tabiatiyle çoook da pişman olduk sonra). Neyse hesap kitap neticesi yapılacak tadilatlarda göz önüne alınarak ehven görülen bir fiyat teklif ettiği içinSevgim i satın aldım.

——————————-

Her yerde bir köşe kapmış ve kök salmış tipler vardır. Bunlar adamına göre bazen dalkavukluk ve bazen de kabadayılık yaparak işlerini götürürler. Başka birini oraya sokmazlar, mecbur kalıp sokmak zorunda kalırlar ise her türlü sabotaj ve baskı yöntemini uygulayıp o elemanı ve ona iş veren kişiyi bezdirip pişman eder ve kaçırırlar.

Bunlardan biri de teknenin çekili olduğu mahalde kırk yıldır kök salmış boya ve bakım işlerini tekeline almış vaziyette idi. Tekneyi Tuzlaya götürüp doğrudan tadilata almayı düşündüm ama, karadan bu nakliyenin yapılması mümkün değildi. Teknenin bir bakım görmeden denize indirilmesi hiç mümkün değildi. Daha yolda da iken su yapar ve batabilirdi. Çaresiz bir ön bakım ve boya yapılması gerekiyordu. Oraya bir güvendiğim ustayı getirmeye kalktım ve koro halinde bir muhalefet hemen önüme dikildi. Ağabey dediğimiz kulüp üyesi arkadaşlar oranın demirbaşı adama övgüler yağdırıyor ve ona iş yaptırtmam hususunda ısrar ediyorlardı; adam abanın altından sopa gösterip bir taraftan en iyi işi kendi yapacağını belirtirken, diğer taraftan başkalarının getirdikleri ustalar ve teknelerin başına gelen kazaları da sayıp döküyordu. Yani çaresiz kazık yiyecektik bu anlaşılmıştı. Bari en aza indireyim kazığın dozunu diye sadece teknenin denize inip yüzebileceği kadar bir onarım ve boya işini yaptırmaya razı oldum. Bunun için ödediğim para neredeyse teknenin kaplama değişmesiyle aynı maliyete gelecekti ama çare yoktu; zira bu bileti kesmeğe, ya da tekneyi bir kaza oldu diye belki de yakmaya kesin kararlı idiler. Zaten bana satan son sahibini de öyle yıldırmışlar ve öyle entipüften işler için öyle paralarını almışlar ki adam illallah demiş. Sigorta bu durumlarda iyi bir çözüm gibi görünse de önce yapılması ve yapılması için de ekspertizinin yapılması lazım. Teknenin o haliyle sigortalanması mümkün değildi. Ancak onarım görüp suya indikten sonra sigortalatabildik. Zaten amacım bu tekneyi kullanmaktı, hasarını sigortadan almak değil ki….

Neticede ne kadar başında dursam, hatta kavga edecek hallere gelsem de arkamı döndüğüm anda bildiklerini okudukları için yapılabilecek şişirme işi yaptılar ve tekneyi yüzecek hale getirip bir vinçle tel örgülerin üzerinden aşırtıp Temmuz 2003 de Fenerbahçe Marina ya indirebildik. Daha indiği anda su yaptı. Günlerce şişmesi için bekledik ve sintine suyu boşaltmaktan gına geldi..

Direği akord etmek için liftin uskurların mükemmel çalışması gerekir, direk önde ıstralya denilen arkada patrisa denilen iki çelik halatla pruva ve pupa istikametinde teknenin bodoslaması ve kıç aynasına bağlanır. Yanlarda çarmık telleri denilen yan Çelik halatlar ile sancak ve iskele istikametindeki borda lamalarına bağlanır. Ayrıca direk ortasından borda lamalarına bağlantı ve trinket için de direk üst yarısından ayrı bir ikinci ıstralya bağlantısı vardır. Bunlardan başka aganta çarmık tabir edilen ve gereğinde rüzgar yönüne ve yelken kontrasına göre lava ya da laçka edilen palangalı çarmıklar vardır .

Bu sonuncuları pek bilmezler ama trinket ve flok ya da genoa birlikte açılmak istendiğinde karşı güç oluşturmaları açısından gereklidirler. Rüzgar üstü tarafı lava rüzgar altı tarafı laçka edilerek kullanılır. Tüm bu bağlantılar liftin uskur tabir edilen gerdirme düzenekleri ile tekneye bağlanır ve gerginlikleri liftinlerle ayarlanarak aynen bir müzik aletinin tellerinin akord edilmesi gibi hassas bir şekilde akord edilirler. Ancak bu suretle direğin üzerine binecek tonlarca rüzgar gücüne direnebilmesi ve kırılmaması, uygun açı ( üç – beş derece kadar pupaya yatık ) ile elastik bir şekilde yerine sabitlenmesi mümkün olur.

Defalarca tembih etmeme rağmen liftinleri tam çalışır halde alıştırmamışlar, direği akord etmeye kalktığımda hepsinin küften rahat çalışamadığını gördüm ve primus lambası ile ısıtılıp açılması gerekti. Bir tanesini zorla yaptıktan sonra meşhur ustalar ortadan kayboluverdi. İş başa düştü güneşin alnında primus lambası ile ter içinde kalarak liftinleri alıştırdım ve direği akord edebildim. Eski sahibi bir şeyden anlamadığı için direği yanlış gerdirmiş ve direk eğri vaziyette kalmaktan hava şartları ile eğri bir vaziyette kalmış. Ne yapılsa düzelmesi mümkün olamadı. Bu konuda uzman ve çok değerli bir insan vardır. Sayın Haluk Kalkış. Milli yelkencilerimizden ve defalarca olimpiyatlarda derece almış başarılı sporcu ve centilmen bir insan. 70 yaşının üzerinde olmasına rağmen gençlere taş çıkartacak kadar çevik ve çalışkan ve bir o kadar da mütevazı bir insandır kendisi. Bana yardımcı oldu, o yaşında defalarca direğin üzerine çıktı çalıştı ama nafile direği düzeltmem mümkün olamadı…

devam edecek …

 

Kemal BARAL
Ekonomist – Amatör Denizci

barallar@isnet.net.tr

 

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Kapalı
Kapalı