Üç gündür deli gibi esen meltem, yerini tatlı ve hafif bir esintiye bırakmıştı. Çeşme Boğazı adeta bir havuz gibiydi. Mavisu önde, biz arkada pruvalarımızı Sakız’a çevirdik.
Rod Heikell’inde kitabında “Çok çalkantılı denizler çıkarttığını” söylediği Çeşme Boğazı, gözümüzü korkutmak istemiyor gibiydi. Yaklaşık 8 millik mesafeyi motorla 1600 devirde yaklaşık 1.5 saatte aldık.
Yunan karasularına girdiğimizde sancak gurcatamıza Yunan bayrağını, limana girerken de iskele gurcatamıza sarı renkli karantina bayrağını çektik. 19.30’da geniş, kıyıları hareketli ama tekne bakımından tenha olan Sakız (Chios, Xios) limanının mendirekleri arasından girdik. Soldaki kısa iskelenin rüzgâraltı tarafında bağlı teknelerin direklerini görüp o tarafa yönelmiştik ki, el sallayarak biz çağıran birini fark ettik Yunan bayraklı iki yatın arasına baştan şamandıra alarak kıçtankara olduk. Mavisu da iki tekne ötede yer bularak bağlandı.
Limana girerken tam karşıya tavernaların önüne, geleni-geçeni bol olan rıhtıma oborda olmuş Türk bayraklı bir tekne görmüştük. Yanaştığımızda da bizi en önce iki genç kız karşıladı. Bizden önce limana giren İstanbul’lu Orer teknesinden gelen bu iki genç kızın Türkçe olarak hoş geldin demeleri gezimizin ilk sürprizi oldu.
Fazla konuşmadan Bülent’le birlikte evraklarımızı alıp giriş işlemlerini yapmak üzere doğruca pasport pasaport polisine gittik. Standart işlemler yapılmasına rağmen pasaportların incelenmesi biraz uzun sürdü. Biz de durumu son derece normal karşıladık. Arada uzaklık 8 mil olmasına rağmen buraya çok sık Türk bayraklı tekne gelmiyordu. Gerçi her gün bir Türk, bir de Yunan feribotu karşılıklı olarak sefer yapıyorlardı ama özel tekne gene de bir başkaydı.
Gezi planlarımız soruldu, olabildiğince ayrıntılı olarak anlattık. Pasaportumuza giriş damgası vurulup işlemler tamamlandıktan sonra aynı binadaki gümrük ofisine geçerek yeni transitloglarımızı aldık ve doldurduk. Yunan karasularına seyir yaptığımız sürece bu belgeleri kullanacaktır. Transitlog ücreti 10.000 Drahmi’ydi (yaklaşık 30 Euro). Son olarak da limanın en kuzey ucunda bulunan liman polisine giderek yolcu listesi doldurup 1500 Drahmi kadar bağlama ücreti ödedik. Liman Polisi bizdeki Liman Başkanlığına benzer bir yapıda ve Sahil Güvenlik personeliyle aynı yerde çalışıyor.
Saat 22.30 civarında işlemleri bitirerek açık bir dükkân bulduk ve bir şişe uzo alarak keyifle teknemize döndük. Tabii bizimkiler biraz merak etmişler, ama böyle bir durumda beklemekten başka bir şey yoktur.
Orer’in yolcularını bizimkilerle koyu bir sohbet içinde bulduk. Onlar İstanbul’dan yola çıkıp Midilli’den giriş yapmışlar ve biraz güçlükle karşılaşmışlar galiba. Burası onların en güneydeki uğrakları idi. Daha sonra Psara’ya uğrayacak, oradan da kuzeye döneceklerdi. Mümkün olduğu kadar haberleşmeye karar vererek birbirimize iyi yolculuklar diledik ve teknelerimize çekildik.
Sakin geçen günün aksine rüzgâr akşam başlayarak bütün gece 4-5 kuvvetinde esti, zaman zaman da 6 şiddetine çıktı. Havuzlukta rahatsız bir uyku uyudum. Gece zaman zaman kalkıp da dalga kıranın üzerine çıkarak rüzgâr ölçümleri yaptım. Sabahın ilk ışıklarıyla da toparlanıp kalktım.
Murat ALEV
Liman Kaptanı / Eğitmen
derinmavi_egitim@yahoo.com
www.derinmavi.com.tr