Kuşadası – Kenya – 6
Sevgili dostlar; biraz uzun bir aradan sonra merhaba,
Oman’dan 23 Eylül’de Hint Okyanusu’na açıldık demişiz en son. Teknede yeni eleman Burghart, Almanya’da Kuzey Denizi’nde yelkenli teknesi ile pekte uzun olmayan seyirler yapmış, ama denizcilikten, tekneden ve yelkenden iyi anlıyor. Eşini, 6 ve 4 yaşlarındaki iki oğlunu Almanya’da bırakıp bizle gelmeyi kabul etti; bizde hürmette kusur etmeyelim deyip ilk vardiyayı verdik ona. İşin şakası tabii, kimin ilk olduğu bu uzun seyirde hiç fark etmez. Asıl önemlisi yemekleri kim pişirecek, Horst ve ben. Deniz tutmadan kuzinede yemek hazırlayıp pişirmek epey tecrübe ve beceri isteyen bir iş.
Horst 60 yaşına rağmen en dayanıklımız, 30 sene önce henüz tekne sahibi değilken Fransa sahillerinde hiç tanımadığı insanlarla bir charter teknesi ile tura katılmış. Henüz tekne limandayken gece bunu deniz tutmuş ve kusmuş. Diğer elemanlar uykuda, duyan olmamış.
Ertesi gün denize çıkacaklar, çantayı alıp tekneden kaçacak hali de yok, serde erkeklik var, bütün gece kendi kendine telkinle işin üstesinden gelmiş.
Benim ilk deniz tutması ile tanışmam 15 yaşımda Bodrum’dan İzmir’e yaptığımız seyahatte olmuştu. Babamın yakın bir dostu, Bodrum’da Engin ve Kemal Denizaslanı kardeşlerin şimdiki Karada marinanın olduğu yerdeki tersanesinde, 12 metrelik bir Tirhandil yaptırmıştı. Bu teknenin ilk seferine bende katılmıştım. Bodrum-Gümüşlük-Tekağaç-Kırkdilim-Çeşme-İzmir olarak seferi tamamlamıştık; eve döndüğümde hala sallanıyordum. Sonraki yıllarda bu tekne ile çok güzel anılarımız var… Onları ve diğerlerini başka zamana bırakalım.
Hint okyanusunun bulunduğumuz köşesi, Aden körfezi, Arap denizi, Afrika boynuzu—bence tam bir gergedan burnu—Sokotra civarı, musonlar zamanında şilepleri ikiye bölen cinsten denizleri ile meşhur.
Marmaris’de, Kaptan Ömer Koray’dan fotokopilerini aldığım pilot haritaları seyahatin başından beri her fırsatta Horst’un gözüne sokup bu mevsimdeki rüzgar yönünün güney ve güneybatı ağırlıklı olduğunu, akıntı yönünün de aleyhimize olduğunu söyleyip duruyordum.
İki gün içinde Sokotra adasını bordalamıştık, şimdi rota Seychellesolmalı derken kafadan gelen sert rüzgar ve dalgalarla ancakMaldiv’ler yönüne dümen tuttuk. Ana yelkende iki camadan, genoa sarılı iken üzerine, ilikli takabildiğimiz bir fırtına floğumuz var; bu donanım ve motor yardımı ile yapabildiğimiz maksimum orsa seyrinde fazla hırpalanmadan bir gün kadar yol aldık. Bu arada otopilot başına buyruklaşıp yine kendi bildiğini okumaya kalkınca vardiyalarda dümen başındayız. Kara kapalı bir kutunun içinde sorun olunca denizin ortasında tamiri mümkün değil. 3 kişi olmanın avantajı bu durumda tartışılmaz. Bu hava uzun sürmedi, yerini gayet mutedil 4-5 kuvvet rüzgara bıraktı, denizlerde duruldu. Fırtına floğunu indirip, büyük genoanın yerine de daha küçüğünü basmıştık. Korsanların kol gezdiği sular da gerimizde kalmıştı. Somali kıyılarından da çoook uzaklardaydık; gemi trafiğininde dışındaydık artık.
Hint okyanusunun uçan balıkları, yunusları, güneşin doğuşu, biraz puslu gün batımları, tam pruvamızda erkenden yerini alıp, erken batan Venüs ve erken yenen akşam yemeklerimizle gerçekten güzel bir seyir oluyordu. Balıktan yana hiç şansımız olmadı, her gün attığımız sırtı oltasına tek bir balık bile tenezzül etmedi, Burghart’a balık yediremedik. Bir gün Burghart dümende, Horst’la bende azalan mazot deposuna mazot nakli yaparken, Burghart, “Wal!” diye bağırdı. 300 metre kadar iskele pruvamızda Meridian’den büyük olan sırtını gördük ve o günden sonra 3 gün daha balinalar bize eşlik etti.
Demek ki aynı yoldaydık; onlarda güneye gidiyorlardı ve sabah yada gün ortasında millerce uzaktan fıskiye şeklindeki su püskürtmelerini izledik. Başka bir gün, pruvamızda ufukta bir yelkenli gördük, yarım saat içinde birbirimizi bordalamıştık, VHF’ten konuştuk, Seychelles’den Aden’e
gidiyorlar, Fransız kaptan Sokotra’nın hangi tarafından geçeceğine henüz karar verememişti, inşallah salimen geçmiştir oralardan.
Yaptığımız inatçı orsa seyri sayesinde Seychelles’den vazgeçip direkLamu’ya dümen tuttuk. Önümüzde, üçümüz için de bir ilk daha vardı,denizden Ekvatoru geçmek…
Devam edecek …
Ahmet DAVRAN
Amatör Yelkenci / Yat Kaptanı