15 yaşındaki Greta Thunberg, iklim değişikliğine dikkat çekerek liderlerin konuyla ilgili harekete geçmeleri amacıyla, seçimlere kadar Cuma günleri okula gitmeyerek aynı yerde eylem yapmaya başladı.
“Eğer politikacılar gerçeklere aldırış etmeyecekse okulda bir şeyler öğrenmeye neden zahmet edelim?”
Son 66 yılın en sıcak yazının görüldüğü İsveç’te yaşayan Thunberg, hiç pes etmeden her cuma Stockholm’de bulunan meclis binasının önündeki kaldırımın üzerinde, elinde pankartlarıyla sessizce oturdu. Bu arada yoldan geçenlere “Bunu yapıyorum, çünkü siz yetişkinler benim geleceğimi mahvediyorsunuz. Politikacıların iklim sorununu öncelik haline getirmelerini, iklime odaklanmalarını ve ona bir kriz muamelesi yapmalarını istiyorum” yazan broşürler dağıttı. Greta’nın ailesi de “Okulda olması gerekiyor. Bu eylemini destekleyemeyiz. Ama direnmeye karar verdiyse buna saygı duyarız.” sözleriyle kızlarının eylemine engel olmadılar. Annesi Malena Ernman’ın, havayolu taşımacılığının, iklim üzerindeki olumsuz etkileri yüzünden uluslararası kariyerine son vermesi de genç kızın konu ile ilgili farkındalığının artmasını sağladı. Asperger sendromuna sahip olan genç kız, bu durumu da iklim krizine karşı gözlerini açmasını sağlayan bir hediye olarak gördüğünü söylemişti. Bir süre sonra işini kaybetme pahasına öğretmeni Benjamin Wagner’ın da genç kıza katılmasıyla, eylem daha da duyuldu.
“Şahsen ben iklim değişikliğinin ciddiyetini 12 yaşımda kavradım. İlk başlarda bunun doğru olamayacağını düşündüm. Çünkü doğru olsaydı tüm televizyonlarda bunun gösterilmesi gerekirdi. İnsanlığın top yekün yıkımından daha önemli ne olabilirdi ki?”
25 yıl boyunca sayısız insan Birleşmiş Milletler iklim konferanslarının yapıldığı binaların önünde durdu ve liderlerimizden emisyonları durdurmalarını istedi. Ancak, açıkça görülüyor ki emisyonlar artmaya devam ediyor. Bu yüzden onlardan bir şey istemeyeceğim. Bunun yerine medyadan bir şey isteyeceğim, artık krize kriz gibi davranmaya başlamalarını. Bunun yerine dünyanın her yerinden insanlara liderlerin bunu beceremediğinin farkına varmaya çağırıyorum. Çünkü varoluşsal bir tehditle karşı karşıyayız ve bu çılgınlığı sürdürecek zamanımız yok. İsveç gibi zengin ülkelerin küresel ısınmayı 2 derecede tutma hedefine ulaşması için emisyonlarını yılda en az yüzde 15 azaltmaya başlaması gerekiyor. Altıncı büyük yok oluşun ortasındayız. Medyanın, liderlerin ve herkesin bundan başka hiçbir şeyden söz etmemesi gerektiğini düşünebilirsiniz, ama aslında kimse bundan söz etmiyor. Ya da kimse her gün tükenmekte olan 200 tür ile birlikte altıncı büyük yok oluşun ortasında olduğumuzdan söz etmiyor. Dünyanın beş büyük yok oluşuna geri gitmeye çalışacağım. (4 buçuk milyar yıllık dünya, tarihi boyunca beş büyük yok oluş yaşadı). Dahası, kimse Paris Anlaşması’nda açıkça belirtilmiş olan küresel ölçekte ve eşit mücadele etmenin gerekliliklerinden bahsetmiyor. Bizimki gibi zengin ülkelerin 6-12 yıl içinde günümüzün emisyon hızını sıfıra indirgemesi gerektiği anlamına geliyor ki, böylece yoksul ülkelerdeki insanlar zaten inşa ettiğimiz alt yapının bir kısmını oluşturarak yaşam standartlarını yükseltebilsinler. Sağlık hizmeti, elektrik, temiz içme suyu gibi…
“Zaten her şeye sahip olan biz, Paris İklim Anlaşması’nın yükümlülüklerini yerine getirmezken Hindistan, Kolombiya ya da Nijerya gibi ülkelerin iklim krizine nasıl bakmasını bekleyebiliriz ki?”
İşte bu yüzden bu yıl Ağustos ayında İsveç parlamentosunun önünde oturmaya başladım. İklim için okul grevine başladım. Bazıları büyüyünce iklim bilimci olursun diyor. Bazı insanlar bunun yerine okulda olmam gerektiğini söylediler. Bazı insanlar bir iklim bilimci olmak için okula gitmem gerektiğini böylece ileride iklim krizini çözebileceğimi söylediler. Ancak biz kanıtlara da çözümlere de zaten sahibiz. Ve ayrıca belki de olmayacak bir gelecek için neden okula gitmek gerekiyor, kimse geleceği kurtarmak için bir şey yapmazken? En somut gerçekler bile toplumumuza bir şey ifade etmezken bu gerçekleri öğrenmem ne ifade ediyor? Her gün 100 milyon varil petrol kullanıyoruz. Bunu değiştiren hiçbir politikacı yok. Petrolün yerin altında kalmasını sağlayacak hiçbir yasa yok. Liderler hoşlansın ya da hoşlanmasın ayaklanacağız. Bu şu anlama geliyor, dünyayı kuralına göre oynayarak kurtaramayız. Çünkü kurallar değişmek zorunda. Bu yüzden geleceğimizi önemsemek için dünya liderlerine yalvarmaya gelmedik. Bizi geçmişte görmezden geldiler ve tekrar bizi görmezden gelecekler.
“Buraya hoşunuza gitse de gitmese de değişimin geleceğini haber vermeye geldik. İnsanlar meydan okumak için ayaklanacak. Ve liderlerimiz çocuk gibi davranmaya devam ettikçe, uzun zaman önce alınması gereken sorumluluğu biz alacağız. Bahanelerimiz tükendi ve zamanımız da tükeniyor. Gerçek güç insanlara aittir.”